Anne Ruh Sağlığı - Gerçek Hayatta Neler Oluyor?

Dünyanın gelişmiş, gelişmekte olan ya da gelişmemiş ülkelerinin hepsinde her düzeyde hükümetlerin, toplumun ve elbette doktorlar ile diğer tüm sağlık çalışanlarının anne ruh sağlığına bakış açısı değişmektedir. Bakış açısındaki bu önemli ve gerekli değişiklik,  ancak annelerin kendi adlarına söz alabilmeleri ve kendilerini ifade edebilmeleriyle gerçekleşmektedir.

Dünyanın her yerinde annelerin sağlık hizmeti alırken kendi bakış açılarını, önceliklerini, endişelerini, duygularını açabilmeye ihtiyaçları bulunmaktadır. Bir anne adayı konsültasyona gittiği zaman nasıl ki tansiyonu, şekeri vs. çok yönlü biçimde inceleniyorsa aynı anne adayının psikolojik durumunun da bilinmesi gereklidir. Bu konuda özellikle ebeler ve hemşireler oldukça büyük görev almaktadır.  Eğer irtibata geçen sağlık çalışanı anne adayına  ‘Sizinle ilgili neleri bilmemiz gerekiyor, endişeleriniz nelerdir, güçlü yanlarınız nelerdir?’ gibi sorular yöneltip paylaşmaya açıkça davet eden bir “buluşma anı” oluşturabilirse; annelerden de yaşadıkları güçlükler, geçmişlerindeki zorluklar, aile psikiyatrik öyküleri de çok rahat ve verimli biçimde alınabilir. Anneleri gerecek bir yaklaşımla onlardan bir şeyleri çekerek almak değil, onları paylaşmaya davet etmek önemlidir.

Anneler ile irtibat halinde olan sağlık çalışanlarının mesleğe karşı yabancılaşmaları üzerinde çalışmalıyız. Bütün sağlık çalışanlarına minnettarız yoğun bir biçimde bizler için mücadele ediyorlar. Ancak süreç içerisinde sağlık çalışanı ve hasta arasında kırılmalar olabiliyor. Sağlık çalışanları ile bu kırılmaları en aza indirebilecek duyarlılıkları geliştirme üzerine çalışılmalıdır. Eğer bir kadın doğum uzmanı, gözlerini kaldırıp annenin acısıyla bir nebze olsun buluşabilirse kadın doğum uzmanı olarak daha verimli bir iş hayatı olacaktır. Çok iyi eğitimler almış profesyonellere hastalarını daha iyi anlamaya yönelik bu gibi iletişim becerileri de öğretilebilir.

Sağlık çalışanının duyarlılık kazanabilmesi için maalesef verilebilecek bir reçete, söylenmesi gereken rutin cümleler yok. Ancak bu konuyu önemseyen her sağlık çalışanının, karşısındaki hastası ile temasında bir buluşma anı oluşturup, klinik sezisini ve kendi deneyimini de katarak bu duyarlılığı geliştirebilmesi gerekiyor. Çünkü oluşabilecek o kırılma anlarının nereye gideceğini, nelere mal olabileceğini bilmiyoruz. Hastanın ruh halini ve acısını fark etmeden edilecek bir söz, bir bakış ya da belki bir görmezden gelme, hastanın tıbba olan güvenini kırabilir, o anın içinde kanayan bir yara olarak kalmasına sebep olabilir. Orada kurulacak buluşma anı ya da gösterilen duyarlılık, kaybedilen bir gebelik bile olsa hastanın zorluklarını aşmasına yardımcı olur.

Modern tıp hastalara yüksek düzeyde teknik bakım sağlamaktır. Ancak bu tıbbi bakım, tedavi edilen hastanın spesifik psikolojik ihtiyaçlarını hesaba katmadan standart bir şekilde sağlanırsa, muhtemelen çok etkili olmayacaktır. Her insan empati ve anlayışla birbirlerinin deneyimlerini anlamaya isteklidir. Sağlık kurumlarında, tıbbi donanım ve bakım kalitesi giderek artmaktayken, kişilerarası hüner ve iletişimin önemi günden güne unutulmaktadır. Oysa etkileşimlerin kalitesi ve etkisi hem hastalar, hem de sağlık çalışanları için psikolojik acıyı azaltır.

 

Dr. Oğuz OMAY

Psikiyatrist, Psikoterapist

Üsküdar Üniversitesi, İstanbul

Les Toises, Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Lozan, İsviçre

 

Sunumun tamamı için (video kaydı):

https://www.youtube.com/watch?v=-V81nwo3a2o